Page 50 - Özel Çağın Göz Hastalıkları Hastanesi - E-Dergi (Sayı 7)
P. 50
Bu noktada şair olarak Özkan meşgul olmuş; çok büyük köprüler
Mert’i sizin bakış açınızla da kurmuş. Bu arada anadilini yabancı bir
kültürün içinde çok iyi muhafaza etmiş.
konuşmak isteriz… Üstelik dünya literatüründe ödülleri var.
Külliyat oluşturacak kadar yayınları Tüm bu bağlamda “Özkan Mert” Türkiye
olan, edebiyat kitaplarında okuduğumuz markası olabilecek biri ve bu ödül onun
şairlerin arkadaşı ve onlarla aynı da ismini yüceltiyor. Dolayısıyla onun
damardan gelen bir değer. Politik adının geçtiği bir oluşumda ödül almak
geçmişi ona şiir için gerekli isyanı çok anlamlı.
kazandırmış ve sürekli Prometheus Ateşi Peki böyle bir ödülün veriliyor
taşımakla meşgul olmuş… Ama ülke
olarak biraz uzak kalmışız kendisine. Bir oluşu ülkenin entelektüel duruşu
değeri kaybetmişiz ve şimdi yeniden açısından neyi ifade ediyor? Tek tipleşen bir
keşfediyoruz. kentleşme sürecinden
Bu ödül çağımızın koşulları gereği
Bu arada hikâyesinin beni etkileyen boşalan kültür hayatına yeniden sağlam geçiyoruz. Tektipleşme
tarafı farklı bir kültüre gidip orada bir çimento atmak gibi. Günümüzün insana da yansıyor. İyi
kendini beslemiş olması. Şiir evrensel kırılmalar ve umutları yitirme çağı bir eğitim sistemimiz
bir olgudur; İsveç’te gösterdiği başarıyla olduğunu düşünürsek, birilerinin size de olmadığı için
somut anlamda evrensellik kazanmış. hayır tek değilsin demesinin en güzel kültüre elitist insanlar
Tiyatro ve sanatın diğer dallarıyla da yollarından biri. tarafından yaşama
sokulmuş bir şey
gözüyle bakılıyor.
Diğer kitle bununla
hiçbir şekilde
“Kültür alanında ilgilenmiyor; bu da
bizde kimlik yitimi
müthiş tahribat var” haline geliyor.
Anadolu’da şu an
hangi kente giderseniz
gidin hepsi birbirine
Ülkemizin arkeoloji dahil olmak üzere çok zengin bir kültürel envanteri benziyor. Ama eski bir
fotoğrafa baktığınızda,
var. Sanatsal algısı çok açık bir arkeolog olarak sormak istiyorum: beşerî şartlarıyla,
Kültürel birikimimizi araştırmak ve korumak adına ne durumdayız? tarihsel arka zeminiyle
burası Kastamonu ya
Türkiye’de tarihsel korumacılık, kültürel tahribat var. Özellikle arkeoloji alanında da İzmit diyebilirdiniz;
kimlik bilinçlenmesi ve müzecilik tahribat ciddi anlamda arttı. şimdi ise her kent
çok geç gelişen kavramlar. 19. yüzyıl Dizilerle tarihini öğrenmek isteyen herhangi bir kent.
ortalarında başlayan bir süreç var ama bir toplum olunca kendi milli Dolayısıyla bellek ve
asıl kültürel kimlik sahibi olmamız değerlerimizden de uzaklaşıyoruz. kimlik olarak kültürden
Cumhuriyet sonrasında bizzat Atatürk’ün Dolayısıyla kültürün tarihsel boyutu ciddi anlamda
çabalarıyla gerçekleşiyor. Çünkü bir ulus uzaklaştığımızı
ve ulusal kimlik yaratılacaksa bunun yerini bulmuyor. düşünüyorum.
tarihsel bir zemini olmak zorunda. Çok hızlı akan bir nehir yaşantısındayız;
tek tipleşen bir kentleşme sürecinden
İlk milli kazılarımız da Atatürk
önderliğinde başlamış. Yaşadığımız geçiyoruz. Tektipleşme insana da
coğrafya bu açıdan çok zengin; 10 yansıyor. İyi bir eğitim sistemimiz de
bin yıllık bilinen ve oturmuş bir kültür, olmadığı için kültüre elitist insanlar
bütün tarihsel devrimlerin yapıldığı tarafından yaşama sokulmuş bir şey
yer, en büyük uygarlıkların merkezi gözüyle bakılıyor. Diğer kitle bununla
ve hepsinden kalan bakiyeler… Üst hiçbir şekilde ilgilenmiyor; bu da bizde
üste konan bir kültür dağı... Ama bizim kimlik yitimi haline geliyor.
en büyük boşluğumuz tüm toplum Anadolu’da şu an hangi kente giderseniz
katmanlarında bu kültürel kimliğe sahip gidin hepsi birbirine benziyor. Ama
olma konusunda yaşanıyor. eski bir fotoğrafa baktığınızda, beşerî
Anadolu’da Roma vardı… Hitit vardı… şartlarıyla, tarihsel arka zeminiyle burası
Bizans vardı… Bunları bilmek bir yana, Kastamonu ya da İzmit diyebilirdiniz;
şu anda yakın tarihimiz pek bilinmiyor şimdi ise her kent herhangi bir kent.
ve kültürel altyapı ciddi anlamda Dolayısıyla bellek ve kimlik olarak
boşalıyor. Siyasal trendlerle birlikte günü kültürden ciddi anlamda uzaklaştığımızı
kazanmak adına kültür alanında müthiş düşünüyorum.
48